Nahit Hanım ve İleri Görüşlü Bir Kadın Portresi
Nahit Hanım’ı okurken, çorak Ankara toprağında, genç cumhuriyetin aydınları arasında kızlı erkekli bir avuç arının nasıl bir araya geldiğine tanıklık edeceksiniz. Yazar, Ela Gözlü Pars ve Celile gibi eserlerinden sonra, bu kez aydınlanma dönemi kadınlarından biri olan Nahit Gelenbevî’yi mercek altına alıyor. Hepimizin bildiği üzere, genç cumhuriyet, Osmanlı İmparatorluğu’nun küllerinden doğarak, neredeyse bir Zümrüdüanka kuşu gibi yeniden hayata gözlerini açtı. Bu yeniden doğuş öyküsünün tek bir farkı vardı: Gazi Mustafa Kemal Atatürk liderliğindeki kurucu kuşağın inanılmaz dokunuşu. Bugün bile, dünyanın dört bir yanında, düşünen insanlar, bir asır önce meydana gelen bu yeniden yaratılış hikayesini sorgulamakta ve tartışmaktadır.
“ANKARA’DA ÖĞRETMENLERE İHTİYAÇ VAR”
Nasıl oldu da yirmi küsur yıl gibi kısa bir zaman içinde, Osmanlı İmparatorluğu gibi ayakta durmayı başaramayan bir doğu toplumundan, çağdaş, modern bir batı ülkesi yaratılabildi? Bu sorunun yanıtını, Cumhuriyet Gibi Bir Kadın: Nahit Hanım kitabında bulacaksınız! 20’li yılların sonlarında Ankara’da öğretmenlik yapmaya başlayan Nahit Hanım, genç cumhuriyetin ilk çalı kuşlarından biriydi. “Ankara’da öğretmenlere ihtiyaç var!” cümlesini duyduğu anda, İstanbul’u geride bırakarak, inşaat halindeki cumhuriyetin çorak başkentine gitmekte tereddüt etmedi. Genç Nahit, Ankara’da yalnızca edebiyat öğretmeni olmakla kalmayacak, Türkiye’nin batılı bir ülke olması için de çaba gösterecekti. Üstelik, bu süreçte bizzat örnek teşkil ederek.
Daha on dokuz yaşındayken Atatürk ile dans eden Nahit Hanım, güzelliği kadar çalışkanlığıyla da dikkatleri üzerine çekti. Mesleği olan edebiyat öğretmenliğini bir tutku haline dönüştürdü ve giderek edebiyatçıların koruyucu meleği oldu. Eşiyle birlikte, Ankara’daki evini bir edebiyat mabedine dönüştüren Nahit Hanım’ın toplantılarında, Türk dili, yeni harfler, Çeviri Bürosu, edebiyat tarihi gibi konular konuşulurken, Köy Enstitüleri de ele alındı. Sinemadan tiyatroya, Türk Ocakları’ndan Halk Evleri’ne kadar aydınlanmaya dair her şey, Nahit Hanım’ın edebiyat mabedinde tartışıldı. Örneğin, Orhan Veli, Melih Cevdet ve Oktay Rifat’ın birlikte kurduğu Garip Akımı’nın doğum yeri, işte bu evdi.