Türkiye’nin Ekonomik Performansı Üzerine OECD Raporu
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD), Türkiye’nin ekonomik durumu hakkında önemli bilgiler sunan “Türkiye İnceleme Raporu”‘nu yayımladı. Bu rapor, Türkiye’nin uluslararası piyasalardaki algısının iyileşmesi için enflasyon hedefleri doğrultusunda temkinli makroekonomik politikaların devam etmesini öneriyor.
Son 10 Yılda Hızlı Büyüme
OECD raporuna göre, Türkiye ekonomisi son on yılda OECD ülkeleri arasında en hızlı büyüyen ekonomilerden biri haline geldi. Yıllık ortalama yüzde 4,9 büyüme oranı ile dikkat çeken Türkiye, bu süreçte halkın yaşam standartlarını neredeyse dört kat artırmayı başardı. İş gücü piyasası ve sosyal göstergelerde de önemli iyileşmeler yaşandı. 2005 yılında 15-64 yaş arası iş gücüne katılım oranı yüzde 50 iken, 2023 itibarıyla bu oran yüzde 60’a yükseldi. Ayrıca, yoksulluk oranı da yarı yarıya azalmıştır.
Ekonomik Politikalarda Normalleşme Süreci
OECD, Mayıs 2023’te gerçekleşen seçimlerin ardından Türkiye’nin ekonomi politikalarında bir normalleşme sürecinin başladığını belirtiyor. Hükümet, makroekonomik çerçeveyi istikrara kavuşturmak ve ülke ekonomisini sürdürülebilir bir yol haritasına yönlendirmek için gerekli adımları atmaya başladı. Benimsenen sıkı para ve maliye politikaları, finansal piyasaların istikrar kazanmasına, güven ortamının artmasına ve belirsizliğin azalmasına katkı sağladı. OECD, uluslararası piyasalardaki olumlu algılardan tam anlamıyla yararlanabilmek için, “enflasyon hedeflerle uyumlu bir düzeye gelene kadar temkinli makroekonomik politikalara devam edilmesi” gerektiğini vurguladı.
Bu bağlamda, sürdürülebilir büyümenin sağlanması için ihtiyatlı makroekonomik duruşun sürdürülmesi kritik bir önem taşıyor. Ancak, daha sıkı finansal koşulların, kısıtlayıcı para ve maliye politikalarının hane halkı tüketimini sınırlaması ve önümüzdeki iki yıl boyunca ekonomik aktivitenin zayıflaması bekleniyor.
Büyüme ve Enflasyon Beklentileri
OECD, Türkiye ekonomisinin 2025 yılında yüzde 3,1, 2026 yılında ise yüzde 3,9 oranında büyümesini bekliyor. Enflasyonun ise bu yıl sonunda yüzde 31,4, 2026’da ise yüzde 17,3 seviyelerine ulaşması tahmin ediliyor.
Bütçe Açığı Beklentisi
Türkiye’nin kamu borcunun Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’ya oranı görece düşük seviyelerde kalırken, bütçe açığının 2026 yılında yüzde 2,6 seviyesine gerilemesi öngörülüyor. Yatırımların ve kamu harcamalarının azalması beklenirken, dış ortamın iyileşmesi ile ihracatta kademeli bir artış yaşanması öngörülüyor.
Vergi Reformu Önerisi
OECD, Türkiye’de mali disiplinin güçlendirilmesi, harcama verimliliğinin artırılması, vergi gelirlerinin genişletilmesi ve kapsayıcı büyümeyi teşvik etmek için yapısal reformlara ihtiyaç duyulduğunu belirtiyor. Türkiye’nin ekonomik yakınsamayı başarıyla sürdürebilmesi, bu yapısal reformların hayata geçirilmesine bağlıdır. Yatırımı ve büyümeyi desteklemek amacıyla güvenilir ve istikrarlı bir makroekonomik politika ortamının korunması büyük önem taşıyor. Ayrıca, iş gücü hareketliliğini ve girişimciliği kısıtlayan engellerin kaldırılması, Türkiye’nin güçlü potansiyelinden tam anlamıyla yararlanılmasına olanak sağlayacaktır.
Yeşil Dönüşüm İçin Acil Adımlar
OECD, Türkiye’de nüfusun yaşlanması ve kadınların iş gücüne katılımının düşük seyretmesi gibi önemli yapısal sorunlarla ilgili adımlar atılması gerektiğini vurguladı. Raporda, kadınların iş gücüne katılımının artırılması için istihdam önündeki engellerin kaldırılması, uygun fiyatlı erken çocukluk eğitimi ve bakım hizmetlerinin yaygınlaştırılması gerektiği belirtiliyor. Özellikle hizmet sektörlerinde iş gücü verimliliği ve becerilerin artırılması önem taşıyor.
Enerji Üretiminde Kömürden Uzaklaşma
Ayrıca, Türkiye’nin 2053 net sıfır emisyon hedefine ulaşabilmesi için emisyonların daha etkili bir şekilde fiyatlandırılması ve enerji üretiminde kömürden uzaklaşılması gerekiyor. Yeşil dönüşümün hızlandırılmasının, ekonomik büyümeyi sürdürülebilir kılacağı ve sağlık açısından önemli kazanımlar sağlayacağı öngörülüyor.
Kısıtlayıcı Para ve Maliye Politikası
OECD Genel Sekreteri Mathias Cormann, raporun tanıtımında Türkiye’nin makroekonomi politikalarındaki değişimle birlikte dış finansman pozisyonunun ve yatırımcı algısının iyileştiğini ifade etti. Para ve maliye politikasının enflasyonda sürdürülebilir bir düşüşü desteklemek için kısıtlayıcı kalması gerektiğini vurguladı.
Daha İyisini Yapmak İçin Fırsatlar Var
Cormann, Türkiye’de son yıllarda verimlilik artışının önemli bir hızda gerçekleştiğini belirterek, “Daha iyisini yapmak için fırsatlar var. Verimliliğin daha da artırılması Türkiye için bir politika önceliği olmaya devam ediyor.” dedi. Türkiye’nin son yıllarda OECD içerisinde en hızlı büyüyen ülkelerden biri olduğunu belirten Cormann, “Bu istisnai ilerlemenin üzerine inşa edilmesi ve diğer OECD ülkeleriyle olan yakınsamayı en iyi şekilde destekleyecek politikaların optimize edilmesi önemlidir.” şeklinde konuştu. OECD’nin değerli bir kurucu üyesi olarak Türkiye ile ortaklıklarını, kamu maliyesinin iyileştirilmesi, inovasyonun desteklenmesi, kadınlar için fırsatların artırılması ve iklim dönüşümünün hızlandırılması gibi öncelikli alanlarda sürdürmeyi sabırsızlıkla beklediklerini ifade etti.
