Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Gebze Teknik Üniversitesi’nde 2024-2025 Eğitim Öğretim Yılı’nın ilk dersine katıldı.
Yılın ilk dersinde Bakan Kacır ile birlikte Kocaeli Valisi İlhami Aktaş, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanıvekili Berna Abiş, Gebze Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hacı Ali Mantar, Kocaeli Üniversitesi Rektörü Prof.Dr Nuh Zafer Cantürk katıldı.
‘ADETA BÜTÜN DÜNYA TİCARETİNDE BİR TÜRKİYE’NİN ÜZERİNE BİR TÜRKİYE İLAVE ETTİK’
Açılış konuşmalarının ardından yılın ilk detaylarını anlatan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, “Bugün Türkiye’nin toplam ihracatının yüzde 95’i imalat sanayi ürünlerinden oluşuyor. Biz 2002’de yılda 36 milyar dolarlık ihracat yapan bir ülkeydik. Şimdi bu rakam, geçen yıl 256 ama bu ay itibariyle son 12 ay diye anlatıyor, 262 milyara yükseldik. Bütün bu başarının ardında Türkiye’nin imalat sanayinde rol oynadı. Türkiye’nin bütün dünya ticaretinden aldığı ücret yüzde 0,5 düzeyindeydi. Geçtiğimiz yıl bu maaş yüzde 1,1 seviyesine yükseldi. Yani adeta bütün dünya ticaretinde bir Türkiye’nin üzerine bir Türkiye ilavesi eklenmiştir. Hep birlikte alın teriyle, akıl teriyle. Bütün bu başarı hikayesinin arkasında Türkiye’nin üretim gücü, Türk sanayisi yer aldı. Çin’den Avrupa’nın ortasına kadar en fazla sayıda, en fazla çeşitli ürün, en fazla ülkede satılan şekilde ihraç edilebilen ülke biziz, Türkiye’dir.
Bugün Türkiye, askeri insansız hava araçlarında dünyada bir numaradır. Beyaz eşya üretimi Avrupa’da 1, dünyada 2 numaradır. Güneş paneli üretimi Avrupa’da 1, dünyada 4 numaradır. Demir çelik üretimi, çimento üretimi, düz cam üretimi, ticari araç üretimi Avrupa’da 1 numarayız. 35 milyar doların üzerinde otomotiv ihracatımız var. 30 milyar doların üzerinde kimya ekonomisi var. 25 milyar doların üzerinde makine çıkışımız var. Bu kapsamda değerli ürün üretim teknoloji seviyesi yüksek ürünlerde iddia sahibi bir ülke bugün Türkiye. Malumunuz, insansız hava araçlarında ortaya koyduğumuz başarı, adeta dünyada harp paradigmalarını değiştirmemize vesile oldu. Bunu ben söylemiyorum, bunu Francis Fukuyama söylüyor. Bunu nasıl başardık? Teknolojide kırılımlara odaklanarak başardık” diye konuştu.
‘SAVUNMA SANAYİSİNDE 2000’Lİ YILLARDA MİLLİ VE ÖZGÜN ÜRETİM MODELİ BELİRLENDİ’
Türkiye’nin savunma sanayi alanında ilerlemesinin bir yaşında olduğunu söyleyen Bakan Kacır, “Paradigma değişimlerinin yaşandığı bizim gibi başkalarıyla yarışmakta bazı bölgelerde geriden gelmekte olan ülkeler için aslında olağan olasılıklar sunuyor. Tabii savunma sanayinde yerlileşme ve millileşme Türkiye için mutlak bir yetkilidir. Aslında bir tercihten öteydi. Çünkü biz savunma sanayinde başka zamanlarda aldığımız sistemlerle terörle mücadele edemeyeceğimizi telafi etmiş deneyim yaşamış bir ülkeyiz. Bizimle müttefik olması gerekenleri çoğu zaman mücadele ettiğimiz teröristlerin çevresinde, arkalarında görmüş bir ülkedez. Bu anlayışlarla savunma sanayisinde 2000’li yıllarda milli ve özgün üretim modeli belirlendi. Bu alanın kamu kaynaklarından çok daha güçlü bir şekilde yatırım yapılması, bu alandaki sektörlerde, parçaların bölünmesi. Bakın 2002’de savunma ve havacılıkla 62 proje varken, bugün 1000’den fazla projeden söz ediyoruz. Bu ürünlerin toplam bedeli yaklaşık 5,5 milyar dolarken, şimdi 96 milyar eşyanın bir proje portföyünden söz ediyoruz. Dev bir ekosistemden söz ediyoruz. 3 bin 500 firmadan 90 bin komple işten söz ediyoruz. Artık Türk sanayinin ihracatta öncü sektörlerinden birinden bahsediyoruz” ifadesinden yararlandı.
‘KENDİ HAKİKATİMİZİN PEŞİNDEN KOŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ’
Türkiye’nin her geçen gün enerji üretiminin artırıldığına dikkat çeken Bakan Kacır, “Bakın Türkiye enerjide muazzam bir dönüşüm içinde. Türkiye’nin toplam enerji üretim kapasitesi yaklaşık 35 kilovat seviyesindeydi 22 yıl önce. Şimdi 110 gigavata yaklaşmış bir enerji üretim kapasitesinden söz ediyoruz. Bunun yüzde 55’ini değiştirme enerji kapasitesi oluşuyor. Halihazırda güneş enerjisinde 17 gigavatlık güce varıyoruz. Hedefimiz 2035 yılına kadar 53 gigavata getirmek. Rüzgarda yaklaşık 12 gigavatlık kuruluş gücümüz var. Hedefimiz bunun 2035’te 35 gigavata getirmek. Bu ne demek? Her yıl bu ülkelerde 4-5 gigavatlık güneş ve rüzgar enerjisi kurulumunu gerçekleştireceğiz. Az önce ifade ettim. Güneş panellerinde Avrupa’da bir numarayız. Biz hücre üretimlerini Türkiye’de istiyoruz. Daha yüksek verimlilikli güneş enerjisinin geliştirilmesi bütün dünyada ana Ar-Ge alanlarından biri. Rüzgar türbini üretimi Türkiye, Avrupa’da ilk 5 ülke arasında yer almaktadır. Yıllık bu üretim kapasitemizi daha ileri düzeylere çıkarmak istiyoruz.
Hazırlıklarımızı bu yönde yapıyoruz. Nükleer enerjide Türkiye’de bir kapasite yaratmak. Halihazırda burada 4 bin 800 megavatlık nükleer enerji santralimiz Akkuyu’da kuruluyor. Ama ikincisini, üçüncüsünü de uygulandığı durumdayız. 1970’li yıllardan beri Türkiye’de nükleer konuşuluyor. Hatırlayın yakın zamana kadar, ‘Tüm dünya nükleerden vazgeçiyor. Artık kimse nükleer santral kurmuyor. Dolayısıyla Türkiye’nin bu alanlara girmesi yanlıştır’ diyenler vardı. Türkiye ne zaman bu alanda 1970’li yıllardan beri bir adım ilerlemeye çalıştı, bir yolunu bulup bu projeyi engelleyenler vardı. Şu anda Çin’de 10’dan fazla nükleer santral eş zamanlı kuruluyor. Şu anda Amerika Birleşik resimlerinde yapay zeka çiplerini besleyecek nükleer santrallerin genişletilmesi tartışılıyor. Şu anda iklim değişimiyle mücadelede nükleer enerji, temiz teknoloji olarak tanımlanıyor, adlandırılıyor. Dolayısıyla asla bize öğretilmeye çalışılan ezberlere teslim olmayacağız. Biz kendi doğrularımızın, kendi hakikatimizin ilerlemeye devam ediyoruz. Türkiye’yi bütün bu alanlarda iddia sahibi bir ülke haline geldik” ifadesinden yararlandı.