TBMM Genel Kurulu’nda Gündem Yoğun
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), Meclis Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca başkanlığında toplandı. Toplantı öncesinde, geçirdiği kalp rahatsızlığı nedeniyle hastaneye kaldırılan Önder’e geçmiş olsun dilekleri iletildi. Bu tür insani yaklaşımlar, meclis içinde dayanışmanın önemli bir parçasını oluşturuyor.
Genel Kurul Tatil Edildi
Daha sonra, Danışma Kurulu’nun Genel Kurul’un bugün ve yarın çalışmalarına ara vermesine yönelik önerisi kabul edildi. Meclis Başkanvekili Karaca, gelecek haftanın Milli Egemenlik Haftası olduğunu hatırlatarak, bu önemli haftanın anlamını ve önemini vurguladı. Milli Egemenlik Haftası, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı, ulusal egemenliğin ve bağımsızlığın simgesi olan bir dönemi temsil ediyor.
Can Atalay’ın Durumu ve Anayasa Mahkemesi Kararı
Gezi Parkı davası hükümlüsü ve milletvekilliği düşürülen Can Atalay’ın durumu, mecliste önemli bir tartışma konusu haline geldi. Karaca, “Anayasamızın 153. maddesine göre Anayasa Mahkemesi kararlarının, başta yasama organı olmak üzere tüm kurum ve kuruluşları bağlayıcı olduğu aşikar olması ve amir hüküm olması hasebiyle bugün Anayasa Mahkemesi kararının, Milli Egemenlik Haftasına girdiğimiz bu süreçte hüküm kısmını bir kez daha hatırlatmak bakımından okutulmasına karar verdim.” ifadesiyle Anayasa Mahkemesi’nin kararının önemine dikkat çekti. Bu açıklama, meclisteki siyasi atmosferi iyice kızıştırdı.
Daha sonra, Anayasa Mahkemesi’nin Atalay ile ilgili karar hükmü okundu. Hüküm okunurken Başkanlık Divanındaki TBMM Katip Üyesi ve AK Parti Mersin Milletvekili Havva Sibel Söylemez yerinden ayrıldı. Bu durum, meclis içindeki siyasi gerginliği daha da arttırdı. TBMM Katip Üyesi ve CHP Osmaniye Milletvekili Asu Kaya, Divan’daki yerine oturdu ve bu anlar, meclisteki gerilimin somut bir yansıması olarak kaydedildi.
Gerilim ve Tartışmalar
Hüküm okunurken, bazı AK Parti’li milletvekilleri de Genel Kurul Salonu’nu terk etti. AK Parti Grup Başkanvekili Leyla Şahin Usta, Divan’ın teşekkül etmediğini belirterek bu duruma tepki gösterdi. Bu sırada AK Parti ve CHP milletvekilleri arasında sert bir tartışma yaşandı. Siyasi tartışmaların bu denli hararetli hale gelmesi, Türkiye’nin mevcut siyasi ikliminin ne kadar gergin olduğunu ortaya koyuyor.
Meclis Toplantısının Kapatılması
Meclis Başkanvekili Karaca, birleşimi, Danışma Kurulu kararı gereği 22 Nisan Salı saat 15.00’te toplanmak üzere kapattı. Birleşimin kapanmasının ardından da AK Parti ve CHP milletvekilleri arasındaki tartışma bir süre daha devam etti. Bu durum, muhalefet ve iktidar partileri arasındaki ilişkilerin ne denli kırılgan olduğunu gözler önüne serdi.
Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi Üzerine Tartışmalar
CHP, Anayasa Mahkemesi kararının Genel Kurul’da okunmasının, Yargıtay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi yönündeki kararının geçersiz hale geldiği yönünde görüş bildirdi. Öte yandan, AK Parti kanadı, bir başkanlık tezkeresi olmaması nedeniyle Anayasa Mahkemesi kararının bu durumun yok hükmünde sayılacağını savunuyor. Bu farklı görüşler, Türkiye’nin hukuk sisteminin ve siyasi yapısının nasıl bir karmaşa içinde olduğunu gösteriyor.
Can Atalay’ın Hukuki Süreci
28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi’nde TİP’ten Hatay milletvekili seçilen Can Atalay’ın avukatları, “müvekkillerinin milletvekili seçilmesi nedeniyle hakkındaki yargılamanın durması ve tahliye edilmesi” talebiyle Yargıtay’a başvurmuştu. Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Gezi Parkı davasında Atalay’a verilen 18 yıl hapis cezasını onayladı. Bu durum, Atalay’ın siyasi kariyeri ve özgürlüğü açısından kritik bir eşik haline geldi.
AYM’nin “Hak İhlali” Kararları
Yargıtay’ın talebi reddetmesi üzerine Atalay, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu. Mahkeme, “seçilme ve siyasi faaliyette bulunma” ile “kişi hürriyeti ve güvenliği” haklarının ihlal edildiğine karar verdi ve Atalay’ın yeniden yargılanarak tahliyesine hükmetti. Ancak bu karar, Yargıtay tarafından göz ardı edildi ve Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunuldu.
Atalay’ın avukatları, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği ihlal kararına uyulmaması nedeniyle ikinci kez bireysel başvuruda bulundu. Anayasa Mahkemesi bir kez daha “hak ihlali”