Özel Haber
Edebiyat dünyası, büyük bir kayba daha tanıklık etti. Nobel Edebiyat Ödülü sahibi, dev romancı Mario Vargas Llosa, 89 yaşında hayata veda etti. Yazarın ölümü, okurlarını derin bir üzüntüye boğarken, onun kaleme aldığı eserlerden bazı önemli kesitleri paylaşmak istiyoruz.
DÜNYA SAVAŞI SONU
Sayfa: 856 Büyüleyici olmayan tek bir sayfası bile yok… Vargas Llosa, özellikle savaşın yarattığı kargaşayı ve kavrayış yetersizliğiyle şaşkına dönen tarafları ustalıkla gözler önüne seriyor.
ELEBAŞILILAR-HERGELELER
Sayfa: 168 Mario Vargas Llosa’nın iki ayrı eserinin bir araya getirildiği bu kitap, 1958’de “Leopoldo Alas Ödülü”nü kazanan Elebaşılar ile başlıyor. Bu eser, saldırgan bir çevre karşısında sergilenen ortak bir tepki veya dayanıksız bir başkaldırı biçiminde ortaya çıkan şiddeti işliyor. Altı öyküde, yazarın daha sonraki büyük romanlarında derinlemesine ele alınan temalar ve karakterler kendini gösteriyor.
ZOR ZAMANLAR
Sayfa: 360 Zor Zamanlar, Soğuk Savaş yıllarında dünya genelinde yaşanan uluslararası komplolar ve çıkar çatışmalarının etkilerini fazlasıyla hisseden küçük Orta Amerika ülkesi Guatemala’nın tarihindeki en acılı dönemine dair bir öyküyü sunuyor. Nobel Ödüllü yazar Mario Vargas Llosa, tarihsel gerçekleri kurgusal karakterlerle ustaca harmanlamanın yanı sıra, Teke Şenliği’ndeki kötülük timsallerini de yeniden gözler önüne seriyor.
HINZIR KIZ
Sayfa: 400 Mario Vargas Llosa’nın “Aşka dair ilk romanım” dediği Hınzır Kız, 1950’lerin Lima’sında başlayan ve Paris, Londra, Tokyo ve Madrid’e uzanan, sönmez bir sevdanın hikayesini anlatıyor.
KATEDRAL’DE SOHBET
Sayfa: 808 Mario Vargas Llosa, “Hiçbir romanım bana onun kadar emeğe mal olmadı. Eğer yazdıklarım arasında yangından sadece bir romanımı kurtarmak zorunda kalsaydım, onu kurtarırdım” diyerek tanımladığı Katedral’de Sohbet, Peru tarihini kişisel deneyimlerle harmanlayan bir başyapıt olma özelliğini taşıyor.
ÜVEYANNEYE ÖVGÜ
Sayfa: 142 Vargas Llosa, 1990’da Peru başkanlık seçimlerine girmeden önce kaleme aldığı Üveyanneye Övgü’de, Jordaens, Boucher, Tiziano, Bacon ve Szyszlo gibi ressamların tablolarından ilham alarak gerçeklik ile hayal arasında gidip gelen bir erotizm klasiği sunuyor okurlara.
KENT VE KÖPEKLER
Sayfa: 448 Romanda anlatılan askeri kolejin en belirgin özelliği, zenginlerle yoksulların, beyazlarla kızılderililerin, siyahlar ve melezlerin, büyük ve küçük burjuva çocuklarıyla halk çocuklarının bir arada bulunmasıdır. Merkezinde gerçek erkek olma eğitiminin yer aldığı bu olaylar dizisi, Latin Amerika toplumunun derinliklerini gözler önüne seriyor.
JULİA TEYZE
Sayfa: 456 Julia Teyze’yi ilk kez öğle yemeğinde gördüm. Lucho Amcamın karısının kız kardeşiydi ve birkaç gün önce Bolivya’dan gelmişti. Eşinden yeni boşanmış, başarısız evliliğinin yükünden kurtulup dinlenmek için Lima’ya gelmişti. Ailenin en şom ağızlısı olan Hortensia Teyze, “Aslında yeni bir koca aramak için…” diyerek bir aile toplantısında bu durumu özetlemişti.
TEKE ŞENLİĞİ
Sayfa: 491 Diktatörlük tarihi üzerine yazılmış bir başyapıt olan Teke Şenliği, Perulu yazar Mario Vargas Llosa’nın çağdaş dünya romancıları arasındaki yerini daha da yukarılara taşıyor.
YEŞİL EV
Sayfa: 400 Yeşil Ev, kimileri için ahlakın çöküşünü simgeleyen bir yer, kimileri içinse yasak hazların tadını çıkarabildiği bir cennet olarak görülüyor. Çölün kıyısından Amazon ormanlarının derinliklerine uzanan Yeşil Ev, modernleşmeye ayak uydurmaya çalışan bir toplum üzerinden Latin Amerika’nın amansız gerçeklerini gözler önüne seren bir roman.
MASALCI
Sayfa: 242 Bir yönüyle Dostoyevski’nin “Budala” eserindeki Prens Mışkin’i, bir yönüyle de Kafka’nın romanlarından fırlamış bir kişiliği anımsatan Saul, Mario Vargas Llosa’nın yarattığı en çarpıcı ve olağandışı karakterlerden biri. “Kent ve Köpekler”, “Üveyanneye Övgü”, “Yeşil Ev”, “Yüzbaşı ve Kadınlar Taburu”, “Julia Teyze”, “Palomino Molero’yu Kim Öldürdü?”, “Mayta’nın Öyküsü”, “And Dağlarında Terör” gibi romanlarında modern dünyanın toplumsal ve ruhsal haritasını çıkaran Vargas Llosa, “Masalcı”da okuru yitirdiğimiz bir dünyaya, kökenlerimizin derinliklerine götürüyor.
