Kadınların Tarihi: Eşsiz Bir Koleksiyon
İlk kez 1990’ların başında yayımlanan ve kısa sürede dünya genelinde tarih, çağdaş ve kadın çalışmaları alanında önemli bir başvuru kaynağı haline gelen bu eşsiz koleksiyon, ALFA Yayınları‘nın karton kapaklı ve ciltli edisyonlarıyla raflarda yerini aldı. Yüzyıllar boyunca tarihin yazımı, çeşitli eylemlerle şekillendi; savaşlar, fetihler, imparatorluklar ve büyük siyasi dönüşümler anlatılırken, kadınların çoğu bu süreçten dışlanmış, genel alanlardan uzaklaştırılmış ve özel alanlarla sınırlı kalmışlardır. Ancak 20. yüzyılın ikinci yarısındaki feminizm dalgaları, bu geleneksel suskunluğu sorgulayıp dönüştürmeye başladı. İşte bu bağlamda Kadınların Tarihi serisi, bu çabanın bilimsel ve entelektüel bir ürünü olarak ortaya çıkıyor.
Georges Duby ve Michelle Perrot liderliğinde, alanında uzman birçok ismin katkılarıyla oluşturulan bu beş ciltlik dev eser, kadınların Batı uygarlığı içindeki yerini, rollerini, temsillerini ve mücadelelerini dönemsel ve tematik bir yaklaşımla inceliyor. Tarih, yalnızca bireyler değil, kadınlar tarafından da şekillenen bir alan olarak yeniden inşa ediliyor.
Kadınların Tarihi: Günümüzdeki Katkısı
Kadınların Tarihi, Türkiye’deki kadın çalışmaları, toplumsal cinsiyet araştırmaları ve tarih bölümleri için temel başvuru kaynaklarından biri olma özelliğini taşıyor. Ahmet Fethi Yıldırım tarafından ustalıkla Türkçeleştirilen bu eser, sadece akademik çevrelere değil, konuya ilgi duyan tüm okurlara hitap ediyor. Bugünün dünya düzeninde kadınların karşılaştığı eşitsizlikler, görünürlük sorunları ve mücadeleler düşünüldüğünde, bu serinin ne kadar güncel ve gerekli olduğu bir kez daha vurgulanıyor.
Kitapların Kısa Tanıtımı
KADINLARIN TARİHİ – 1
Sayfa: 632
Bu cilt, kadınların temsili ile gerçek dünyadaki durumu arasındaki uçurumu ele alarak, antik çağ döneminde toplumsal cinsiyetin nasıl inşa edildiğini inceler. Batı’daki kadınların durumu üzerine yoğunlaşan çok yönlü bir tarih sunmaktadır.
KADINLARIN TARİHİ – 2
Sayfa: 624
Bu ciltte, kadınların toplumsal konumlarının erkek egemen yapılar tarafından nasıl belirlendiği ele alınmaktadır. Küresel Avrupa’daki kadınların yerini incelerken, dini otoritelerin, evlilik kurumunun ve feodal düzenin kadınları nasıl konumlandırdığını ortaya koymaktadır. Kilise yazışmaları, mektuplar ve yasal düzenlemeler gibi geniş bir kaynak aralığı sunarak, kadınların bu yapılar içinde nasıl direndiğini ve kendi kapasitelerini nasıl inşa ettiklerini gözler önüne seriyor.
KADINLARIN TARİHİ – 3
Sayfa: 640
16. ile 18. yüzyıl arasında Avrupa’da yaşanan büyük entelektüel dönüşümler, kadınların kamusal alandaki varlığını destekleyen fikirlerin gelişmesine zemin hazırlar. Bu cilt, kadınların çalışma ve eğitim hayatındaki konumlarını, annelik rollerini ve güzellik normlarını incelerken, sanat ve edebiyat gibi alanlardaki kadın imgelerini düzenli olarak irdeliyor. Ayrıca, kadınların bireysel ve kolektif olarak toplumsal normlara nasıl karşı koyduklarını ve entelektüel-politik alanda nasıl mücadele ettiklerini de ele alıyor.
KADINLARIN TARİHİ – 4
Sayfa: 680
Fransız Devrimi ile 1. Dünya Savaşı arasındaki çalkantılı dönemlerde, kadınların toplumsal konumları radikal biçimde tartışılmış ve kadın emeğine dair bakış açısı yeniden şekillenmiştir. Bu cilt, devrimlerin kadınların vaatleri ile aralarındaki ayrılıkları, kadınların yaşadıkları zorlukları, beden politikalarının gelişimini ve hak mücadelelerini ele alıyor. Kadınların siyasi hak ve özgürlüklerinin arttığı bu dönem, edebiyat, eğitim, siyaset ve toplumsal hareketler açısından inceleniyor.
KADINLARIN TARİHİ – 5
Sayfa: 752
20. yüzyıl, kadınlar için toplumsal, siyasal ve kültürel dönüşümün hız kazandığı bir dönemdir. Bu cilt, savaşlar, devrimler, rejim değişimleri ve ekonomik dönüşümlerle şekillenen bu dönemde kadınların yaşadığı dönüşümleri inceliyor. Geleneksel cinsiyet rollerinin yeniden üretildiği bu süreçte, feminist dalgalar yükselirken, kadınların kendi lehine söz hakkı kazanma mücadelesi güçlenmiştir.