Ayhan Bilgen’den Çarpıcı Açıklamalar: Sırrı Süreyya Önder’in Sanata Dönme Arzusu!

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Sırrı Süreyya Önder: Sanat ve Siyasetin Kesişimi

Ağır bir kalp rahatsızlığı geçiren TBMM Başkanvekili ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder için kritik bir süreç yaşanıyor. 12 saat süren zorlu bir ameliyatın ardından yoğun bakımda yaşam mücadelesi veren Önder, sevenlerinin ve tanıdıklarının dualarıyla destekleniyor. Bu durum, onun hayatı ve kariyeri hakkında birçok düşünceyi, hatırayı ve değerlendirmeyi yeniden gün yüzüne çıkarıyor.

Sırrı Süreyya Önder: Sanat ve Siyasetin Kesişimi

Önder, sadece bir siyasetçi olmanın ötesinde, sanat camiasında da önemli bir figür. Sanatla olan bağı, birçok insanın onun hakkında düşündüklerini şekillendiren bir unsurdur. Özellikle siyasetten çekilme arzusu ve sanata dönüş beklentisi, onun iç dünyasında önemli bir yer tutuyordu. Bu bağlamda, onun sanatla olan ilişkisi hakkında daha fazla bilgi edinmek, Önder’in kimliğini daha iyi anlamamıza yardımcı olabilir.

Sanat ve Siyaset: İki Farklı Dünyanın Kesişimi

Önder’in, HDP’de uzun yıllar birlikte siyaset yaptığı Ayhan Bilgen, onun toplumun tüm kesimleriyle rahatça diyalog kurabilme yeteneğine dikkat çekiyor. Bilgen, Önder’in siyasi kariyerinin yanı sıra sanata duyduğu özlemi de vurgulayarak, “Sırrı Bey gibi siyasi aktörlerin yalnızca siyasi figürler olmadığını düşünüyorum. Onun sanata dönüş arzusu, siyasetin gerilimi ve stresinden kaçış arzusuyla şekillenmişti.” diyor.

Sırrı Süreyya Önder, siyasetteki kutuplaşmanın getirdiği zorluklar ve baskılar nedeniyle, 3-4 yıl önce tekrar film ve senaryo çalışmalarına dönme isteği duyuyordu. Bu durum, onun içsel bir çatışma yaşadığını ve sanatın kendisi için bir sığınak olduğunu gösteriyor. Önder, bu noktada toplumun farklı kesimlerinden gelen eleştirileri de göğüslemek zorunda kalıyordu.

Toplumsal Diyalog ve Empati

Önder, toplumun önyargılardan uzak, nefret söylemine düşmeyen bütün kesimlerinin ilgisini ve sempatisini çekebilen bir figürdür. Bu, onun siyasi kariyerinde büyük bir avantaj sağlarken, aynı zamanda eleştirilerin de odağı haline gelmesine neden olmuştur. Bilgen, “Sırrı Bey, bu kültürün ve dilin siyasete taşınmasında bir turnusol kağıdı gibiydi. Farklı kesimlerin bir araya gelmesine olanak sağlıyordu,” diyerek, Önder’in önemine vurgu yapıyor.

Ancak, bu durumun zorlukları da vardı. Sırrı Süreyya Önder, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile olan görüşmelerinden önce bile, ona yakın olması gereken çevrelerden bile etnik kimlik üzerinden polemiklerin yükseldiğine tanıklık etti. Bu noktada, onun için mesele sadece etnik kimlikler değil, insan olmak ve insan haklarıydı. Sırrı Bey’i en çok kızdıran şeylerden biri, ‘Kürtlerin hakkını savunmak sana mı kaldı?’ şeklindeki eleştirilerdi.

İnsanın Önemi ve Siyasetin Gerçek Yüzü

Önder için mesele, Türklük, Kürtlük, Alevilik veya Sünnilik gibi kimliklerden ziyade, insan olmanın ne demek olduğuydu. Onun bu görüşleri, hem sanatına hem de siyasetine yön verdi. Sırrı Süreyya Önder, insan hakları konusunda duyarlılığı ve empati yeteneği ile öne çıkıyordu. Bu, onu sadece bir siyasetçi değil, aynı zamanda bir sanatçı olarak da öne çıkarıyordu.

Önder’in sanatla olan bağı, onun insanlık durumunu daha iyi anlamasına yardımcı oldu. Sanat, ona bir ifade biçimi sunarken, siyasette de hak arayışının bir aracı haline geldi. Şimdi, yoğun bakımda yaşam mücadelesi verirken, onun hayatı ve mirası, sadece bir siyasetçi olarak değil, aynı zamanda bir sanatçı olarak da hatırlanacak.

Ayhan Bilgen’den Çarpıcı Açıklamalar: Sırrı Süreyya Önder’in Sanata Dönme Arzusu!
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Bir Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.