Dünya edebiyatının belki de en önemli klasik eserlerin başında gelen Suç ve Ceza, Dosyoyevski’nin 1866 yılında yazdığı romanıdır. Roman, Rus yönetmen (o zaman SSCB olan) Lev Kulidzhanov tarafından 1970 yılında beyaz perdeye taşındı. Raskolnikov’u aktör Georgi Taratorkin canlandırdı.
Edebiyatçının bu romanı, hem Rus edebiyatının hem de dünya edebiyatının en başarılı romanlarından biridir. Suç ve ceza kavramlarını her türlü çelişkiyi ortaya sererek sorgular. Dostoyevski, bugün artık üzerine düşünme ihtiyacı hissetmediğimiz kavramlar üzerine yeniden düşünmeye iter bizi.
Eserinde Dostoyevski, tasarlayarak bir cinayet işleyen hukuk öğrencisi Rodion Romanoviç Raskolnikov’u, onu cinayet işlemeye götüren süreci, yoksullukla ve çaresizlikle dolu yaşam şartlarını, ailesinin ve özellikle kız kardeşinin yaşadığı zorlukları başarıyla yansıtır.
YASALARI ÇİĞNEME HAKKI
Kahramanımız insanları olağanüstüler yani yasaları çiğneme hakkı olanlar ve sıradanlar yani uysal değersizler diye ayırıyor. Kendisinin Napolyon Bonaparte gibi birinci gruba mı ait olduğunu yoksa yoksulların kanını emen bir bit olarak gördüğü tefeci kadına mı benzediğini soruyor ve muktedir olabilmek için bitlerin ezilmesinin şart olduğu sonucuna varıyor.
Eh bu kadarını herkes düşünebilir. Dostoyevski’nin dehası, çatışmayı, iyi bir amaç için kötü bir iş yapılabilir mi sorusuna oturttuktan sonra evet veya hayır yanıtlarına itibar etmemesinde ortaya çıkıyor.
Bunların yanında Raskolnikov insanlarla görüşmeyi kesin olarak reddeden, yalnız olmayı seçmiş biridir. Okulunu bırakmıştır. O, artık sadece yaşlı tefeci kadın Alyona Ivanovna’yı öldürmeyi ve servetine sahip olmayı planlamaktadır.
Kendisi eylemini meşrulaştırmak için ilginç bir mantığa sahiptir, şöyle söyler:
KAN DÖKÜCÜLER…
“Kuşkusuz, kendilerine bir yararı olacaksa (kimi zaman eski yasalara bağlı kalmaktan başka suçu olmayan suçsuz insanların kahramanca döktükleri) kan bile durduramamıştır onları. Asıl ilginç olan da insanlığın her şeyini borçlu olduğu bu yüce kişilerin, bu düzen kurucuların büyük çoğunluğunun gerçekte acımasız birer kan dökücü olmalarıdır.”
KATİLİ DEĞERLİ GÖRMEK
Yoksulluğun ve biraz da kafa karışıklığıyla serseri mizacın üniversiteden kopardığı, dolap kadar küçük bir odada yaşayan genç adam, çevresinde gördüğü pek çokları gibi bir bit olmadığını hissediyor da acaba önüne çıkan engelleri aşabilir mi, eğilip iktidarı yerden almaya cesaret edebilir mi?
Bunu öğrenmenin yolu cinayetten geçse de katilimizi değerli buluyoruz. Çünkü olağanüstü dürüst biri. O kadar ki, bütün gelgitlerinin hem tanığı, hem yargıcı olabiliyor.
Ünlü romandan bir alıntı;